ÇANAKKALE’NİN TARİHİ


     Eski çağlarda HELLESPONTOS ve DARDANEL olarak anılan Çanakkale M.Ö:3000 yılından beri yerleşim alanı niteliğini korumuştur.

     Erken Bronz döneminden bu yana önemli bir yerleşim merkezi olan  Çanakkale ; Çanakkale Boğazı sayesinde Anadolu ile Avrupa ve Akdeniz ile Karadeniz arasındaki bağlantıyı sağlayan iki geçit bölgesinden biridir. Bu özelliği nedeni ile oldukça zengin bir tarihi vardır.

     Yörede yaşayan topluluklara ekonomik ve askeri üstünlük sağlamış, onlar da uygarlık alanında çağdaşlarını geçmişlerdir. Ancak bu durum, yöreyi çeşitli göç ve istila hareketlerinin hedefi yapmıştır. Değişik tarihlerde yerleşmek ya da yağmalamak amacıyla bölgeye gelenler olmuş, her iki durumda belirli kültür alışverişini yoğunlaştırmıştır. Bu kültürel yoğrulma,yüzyıllar boyu kesintilerle sürmüş,bunun sonucu oldukça renkli bir kültür mozaiği ortaya çıkmıştır.

     Boğazın en dar yerinde Fatih Sultan Mehmet döneminde Rumeli yakasında  Sestos dolaylarında Kilitbahir, Anadolu yakasında  Abydos dolaylarında Sultaniye (Kale-i Sultaniye) ya da Çanak Kalesi adı ile anılan (Çimenlik Kalesi) kaleler yapılmıştır. Bu günkü Çanakkale ilinin adı Anadolu yakasındaki Çanak Kale’sinden gelmektedir.

     Bundan önce de yörede eski yerleşmelerin olduğu bilinmektedir. Dardanos kentinin I. Troia’dan önce kurulduğu düşünülmektedir. Kuruluş önceliği 100-150 yıl kadardır. M.Ö:1200’lerde kuzeyden gelen “ DENİZ KAVİMLERİ”nin göçü ile  bölgede ve Anadolu’da yazılı tarih açısından karanlık dönem başlamıştır. Bölge M.Ö:7 nci yüzyılda Batı Anadolu’da büyük bir güç haline gelen Lydia Krallığı’nın egemenliğine girmiş, M.Ö:5 nci yüzyılda Pers’lerin gelmesiyle Pers etkisi artmaya başlamış, M.Ö:386 yılında Pers’ler ve Sparta’lılar arasında yapılan “Kral Barışı” ile bölgede kesin olarak Pers egemenliği sağlanmıştır. M.Ö:334 de Makedonya Kralı Büyük İskender’in Pers Ordusunu Biga Çayı (Granikos) yakınlarında bozguna uğratmasıyla Anadolu’da  Pers hakimiyeti gerilemeye başlamıştır. Büyük İskender’in ölümünden sonra İskender’in Komutanları bölgede iktidar mücadelesine girişmişlerdir. Bergama Krallığının hakimiyeti ve e Galat istilaları döneminden sonra, Roma’nın bölgede hakimiyet kurma çabaları sırasında Diktatör Sulia, Gelibolu’ya kadar gelmiştir. Bölge  Roma ve Bizans dönemlerinde limanlarıyla da önem kazanmıştır.

     Osmanlı’ların Akdeniz’de egemenlik kurma istekleri,onları Balkan Yarımadasındaki fetihlere, Gelibolu ve yöresinden başlamaya yöneltmiştir. Gelibolu’da bir tersanenin kurulmasıyla birlikte Çanakkale’deki Osmanlı egemenliği daha da artmıştır. Boğazın önemi Çanakkale Savaşları’nda ( 1. Dünya Savaşında ) bir kez daha gündeme gelmiş ve düşman donanması 18 Mart 1915 tarihinde bozguna uğratılmış, akabinde 25 Nisan 1915 tarihinde başlayan kara savaşlarında da aradığını bulamayan düşman yarımadayı, Çanakkale’yi terk etmek zorunda kalmıştır.